gebelik diyabet

DİYABET (ŞEKER HASTALIĞI) ve GEBELİK

Gebelik diyabeti son yıllarda artan ve oldukça sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Tanı ve tedavideki gelişmeler sayesinde artık binlerce diyabetik kadın problemsiz bir gebelik geçirerek sağlıklı bebek sahibi olabilmektedir. Aldığımız gıdaların birleşiminde bulunan karbonhidratlar sindirilerek şeker (glukoz) olarak kana geçer ve enerji olarak hücrelerimiz tarafından kullanılırlar. Bunun için pankreas adı verilen organın salgıladığı insülin hormonuna ihtiyaç duyarız.

Diyabet hastalarındaki temel metabolik bozukluk, kan yoluyla taşınan şekerin hücrelerin içine girememesidir. İnsülin hormonunun yetersiz üretilmesi veya hücrelerin bunu kullanamaması sonucu şekerler hücre içine giremez. Tedavi edilmeyen hastalarda kanda yüksek miktarda şeker birikir.

Tip 1 diyabet, tip 2 diyabet ve gebelik diyabeti olmak üzere 3 tip şeker hastalığı vardır. Tip 1 veya tip 2 diyabetli iken gebe kalındığında, bu durum pregestasyonel diyabet yani gebelik öncesi diyabet olarak adlandırılır. Daha önceden şeker hastası olmayan anne adayında, hamilelik esnasında ortaya çıkan diyabete ise gestasyonel diyabet yani gebelik diyabeti adı verilir.

Gebeliğin fizyolojisi gereği bazı hormonlar gebelikte bebeğin gelişimi için normalden fazla salgılanmaktadır. Ayrıca plasenta (bebeğe oksijen ve yiyecek sağlayan organ-bebeğin eşi) vücuttaki insülinin normal çalışma şeklini etkileyebilen hormonlar üretir. Özellikle gebeliğin 2. yarısından itibaren bu hormonların üretimi ve bebeğin enerji ihtiyacının artması sonucu gebelik diyabeti ortaya çıkabilir.

Gebelik öncesi diyabeti olan kadınlar çocuk sahibi olmak istiyorlarsa mutlaka öncesinde doktorla görüşmesi gerekir. Kan şekerinin kontrol altına alınabilmesi ve diyabete ilişkin komplikasyonlar açısından inceleme yapılabilmesi için bir hazırlık sürecine ihtiyaç vardır. Genellikle gebe kalmadan birkaç ay önce bu tetkikler yapılır, gerekli tedavi değişiklikleri yapılır ve HbA1c’nin (üç aylık şeker kontrolünü gösteren kan tetkiki) 7’nin altında olması sağlanır. Yapılan çalışmalar HbA1c değeri 7’nin altında iken gebe kalan diyabetli kadınlarda bebek sakatlıkları, gebelik ve doğum sorunlarına ilişkin risklerin en aza indirgendiğini göstermiştir.

Birinci derece akrabalarında şeker hastalığı bulunanlar, kilo fazlalığı olanlar, önceki gebeliklerinde dört kilo ve üzerinde bebek doğuranlar, daha önce ölü doğum, tekrarlayan düşük, sakat bebek doğumu öyküsü olanlar, polikistik over sorunu olanlar ve önceki gebeliklerinde gebelik diyabeti öyküsü bulunanlar gestasyonel diyabet açısından risk altındadırlar.

Diyabet, gebeliğin gidişatında, pek çok kötü durumun gelişmesine neden olabilir: Kardiyovasküler komplikasyon olasılığı artar. Gebelikte hipertansiyon gelişebilir. Bebeğin içerisinde bulunduğu sıvının fazla olma olasılığı (polihidramnios) artar. Zor doğum ya da sezaryen ile doğum riski yükselir. Ketoasidoz, hiperglisemi (yüksek kan şekeri) ve hipoglisemi (düşük kan şekeri) gelişebilir.

Annedeki şeker bebeğin beslenmesini sağlayan en önemli besindir. Plasenta yoluyla bebeğe geçen glukoz yakıt olarak kullanılır. Ancak annedeki glukozun normalden yüksek olması bebek için zararlıdır. İlk iki aydaki yüksek glukoz düzeyi diyabetik annenin bebeğinde çeşitli doğumsal sakatlıklara yol açabilir. Yalnız glukoz değil keton cisimleri de bebeğe geçebilir ve bebeğin gelişimini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle annede hiperglisemi ve ketoasidoz gelişimi kesinlikle önlenmelidir. İkinci aydan sonra görülen kan şekeri yüksekliği farklı sorunlara yol açabilir. Artık pankreası insülin üretebilen anne karnındaki bebek, annesinden aldığı yüksek şeker miktarına uyum sağlayabilmek için insülin yapımını artırır. Anne karnındaki bebeğin glukoz ve insülinindeki bu artış, özellikle son aylara doğru yağ dokusunda artışa ve aşırı büyümeye neden olur, bebeğin doğum ağırlığı 4 kg üzerine çıkar. Bebeğin büyük olması, doğum sırasında yaralanmalar, omuz çıkığı ve sinir zedelenmesi gibi sorunlara yol açabilir. Doğumdan hemen sonra ise bebekte aşırı şeker düşmesi, sarılık ve solunum problemleri olabilir.

Tüm gebelerde, gebeliğin 24-28. Haftaları arasında, 50 gram veya 75 gram oral glukoz tarama testi (OGTT) yani şeker yükleme testi yapılmalıdır; ne gebe ne de bebek için herhangi bir zararı yoktur. Bu test değerlerinden herhangi birinin yüksekliğinde gebelik diyabeti tanısı konur:

*İki basamaklı tanı yöntemi: 50 gr şeker yükleme testi (günün herhangi bir saatinde aç veya tok olarak yapılabilir) yapıldı ise kan şekeri 140 mg/dl üzerinde ise 100 gr şeker yükleme testi yapmak gerekir. 50 gr OGTT bir taramadır, 100 gr OGTT ise tanı testidir. 100 gr şeker yükleme testi en az 8 saat açlık sonrası sabah bakılır. 100gr OGTT de açlık kan şekeri 95 mg/dl nin, yükleme sonrası 1. saat kan şekeri 180 mg/dl nin, 2. saat kan şekeri 155 mg/dl nin üzerinde ve/veya 3. saat kan şekeri 140 mg/dl nin üzerinde ise gebelik diyabeti tanısı konur.

veya

*Tek basamaklı tanı yöntemi: 75 gr şeker yükleme testi, en az 8 saat açlık sonrası sabah bakılır. Bu testte, açlık kan şekeri 92 mg/dl’nin, yükleme sonrası 1. saat kan şekeri 180 mg/dl’nin ve/veya 2. saat kan şekeri 153 mg/dl’nin üzerinde ise gebelik diyabeti tanısı konur.

Diyabet belirti ve bulguları (çok idrara çıkma, çok su içme, gece sık idrara çıkma, tekrarlayan vajinal enfeksiyonlar) varsa gebeliğin hangi döneminde olursa olsun şeker yükleme testi hemen uygulanır.

Gebelik diyabeti var ise tedavinin en önemli kısmı kan şekerinin olabildiğince normal sınırlarda tutulmasıdır. Diyet, egzersiz ve düzenli kan şekeri ölçümleri gerekirse diyetisyen veya doktor takibinde yapılmalıdır. Bu önlemlere rağmen başarı sağlanamaz ise tedavi başlamak gerekir. Şeker düşürücü ilaçlar gebelikte bebeğe zararlı olabileceği için gebelikte kullanılamaz; bu nedenle gebelik sonlanıncaya kadar insülin kullanmak en doğru tedavidir. Doktorun önerdiği miktarlarda insülin yapılması; kan şekeri düzeyleri ve bebeğin gelişiminin sıkı takip edilmesi gerekir.

Gebelik diyabeti var ise beslenmede dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Gebe aç kalmamalıdır: bu hem gebe hem bebek için zararlıdır. Az ancak sık sık yemek yenmelidir. Şekerli içeceklerden ve tatlılardan kaçınmak gerekir, çünkü bunlar hızlı bir şekilde sindirilir ve kan şekerini hızlı bir şekilde yükseltir. Meyveler vitamin ve mineral kaynağıdır-ancak bir veya iki porsiyondan fazla yenmemelidir. Lifli ve posalı gıdalara ağırlık verilmelidir. İdeali, diyetisyen tarafından önerilen beslenme programına uyarak yeterli miktarda karbonhidrat, protein, yağ, folik asit almalı; günde 3 an ve 3 ara öğün alarak bol su tüketmelidir (2-2,5 litre). Gebelik süresince 8 ila 12 kg alınmalıdır.

Doğum sonrası dönemde, bebek doğduktan sonra, plasenta da vücuttan atılacak ve plasentanın insülin üzerindeki etkisi geçeceğinden büyük bir ihtimalle gebelik diyabeti geçecektir. Diyabetin geçip geçmediğini anlamak için, doğumdan altı hafta sonraki kontrolde, yani lohusalık bitimindeki kontrol muayenesinde, tekrar şeker yükleme testi yapılmalıdır.

Gebelik diyabeti geçmiş olsa bile sonraki gebeliklerde tekrarlama riski vardır. Bu öykü ilk gebelik muayenesinde doktor ile paylaşılmalıdır. Gebelik diyabeti bir kez geçirilmiş olması, ileri Tip 2 diyabetin çıkması açısından daha yüksek risk altında olduğunun erken bir göstergesidir. Fazla kilolardan kurtulmak, sağlıklı beslenmek ve egzersizi hayatın bir parçası yapmak bunu önleyebilir veya geciktirebilir.

    * Verdiğiniz kişisel veri ve iletişim bilgileriniz, Kaş Sağlık Hizmet ve Ürünleri Kimya San. Tic. Ltd. Şti (Kaş Tıp Merkezi) tarafından Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında kayıt altına alınır, işlenir ve muhafaza edilir. Detaylı bilgi için kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikamızı* ve aydınlatma metnini* okuyabilirsiniz.