Uyku Testi Hakkında En Çok Merak Edilenler Nelerdir

Uyku apnesi ve uyku testi hakkında bize iletilen sorular ve hastalarımızın internet aramaları ile uyku testi hakkında en çok merak edilenlerden derlediğimiz bu yazımızda; uyku testinde nelere bakılır, uyku testi sonucu ne zaman çıkar, uyku apnesi tedavisine hangi bölüm bakar, uyku apnesi nasıl anlaşılır, uyku apnesi kimlerde görülür, uyku apnesi kendiliğinden geçer mi, uyku apnesi hangi hastalıklara yol açar, uyku apnesi tedavi edilmezse ne olur ve uyku sorunu nasıl çözülür sorularına cevaplar vereceğiz.

Uyku testinde nelere bakılır?

Uyku testi uyku apnesi hastalığı olan kişilere uygulanmaktadır. Uyku apnesinin varlığı hastanın bir gece uyku laboratuvarında gözlem altında tutulması ile anlaşılır. Hasta bir takım makinelere bağlanır. Hasta uyuyor pozisyonda iken beyin dalgaları, göz hareketleri, ağız ve burundan hava akımı, horlama ve oksijen seviyesi bağlanılan makineler tarafından kayıt altına alınır.

Uyku testi sonucu ne kadar sürer?

Uyku testi için hasta bir gece uyku laboratuvarında uyutulur. Gece boyu izlenimler kaydedilir. Uzman hekim tarafından yapılıyorsa eğer testin sonucu ertesi gün çıkmaktadır.

Uyku apnesi tedavisi için hangi bölüme gidilir?

Hastanın sadece horlama şikâyeti varsa kulak burun boğaz bölümüne görünmesi gerekir. Eğer hipertansiyon ile birlikte uyku apnesi sorunu yaşıyorsa dahiliye bölümüne gitmesi gerekir. Hastalığı  ileri boyutta ise nöroloji bölümünde tedavi olmalıdırlar.

Uyku apnesi olduğu nasıl anlaşılır?

Uyku apnesi; uykuda solunumun ani bir şekilde durması olarak bilinir. Fakat uykuda her solunum durması uyku apnesi olarak adlandırılamaz. Uyku apnesi adını alması için solunum durmasının 10 saniye olması gerekir. Uyku apnesi olup olmadığını belirten bir kaç belirtiler vardır. Yüksek sesle horlama, başkası tarafından şahit olunan uyku atakları, gün boyu uyuma hali, sabahları baş ağrısı ve sinirlilik hali uyku apnesi belirtileridir. Bütün bunları yaşayan kişilerde uyku apnesi sorunu mevcut olabilir.

Uyku apnesi nedir? Kimlerde görülür?

Uyku apnesi; uykuda solunumun durmasından kaynaklanan ve uyku düzeninin bozulması ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Tedavi edilmediğinde felç ve ani ölümlere sebebiyet verebilir. Uyku apnesi sorunu olan hastaların belirtileri gece boyu tekrar edebilir. Uyku apnesi her yaş grubu ve her cinste görülebilen bir hastalıktır. Yalnız en sık görüleni obstürktif uyku-apne sendromudur. Bu sendrom her yaş ve cinste görülmekle beraber 40 yaş grubu erkeklerde daha sık görülmektedir. Ayrıca kısa boylu ve kısa boyunlu erkelerde daha sık görülür.

Uyku apnesi kendiliğinden geçer mi?

Uyku apne sendromu bazen tedavi gerekmeksizin kendiliğinden geçer. Fakat ileri boyutta ise tanı ve tedavinin yapılması gerekir.

Uyku apnesi hangi hastalıklara yol açar?

Uyku apnesi sorunu kişide yüksek tansiyon, düzensiz kalp atışı, kalp krizi ve inmeye yol açar.

Uyku apnesi nelere yol açar?

Uyku apnesi uyku sırasında solunum ataklarına neden olur. Ayrıca kanda düşük seviyede oksijen ve yüksek seviyelerde karbondioksite sebebiyet verir.

Uyku apnesi tedavi edilmezse ne olur?

Uyku apnesi tedavi edilmezse ciddi sorunlara yol açabilir. Kalp krizi ve ani ölümlerle sonuçlanabilir.

Uykuda nefes kesilmesi hastalığı nedir?

Uykuda nefes kesilmesi hastalığı uyku apnesi olarak adlandırılmaktadır.

Uyku apnesi kronik bir hastalık mı?

Evet, uyku apnesi kronik bir hastalıktır.

Uyku sorunu nasıl çözülür?

Öncelikle uyku sorunu sebebi anlaşılmalıdır. Kaç saat uyuduğu, uykuda uyanıp uyanmadığı tespit edilmelidir. Yaşanılan uyku sorununun sebebine göre tedavi uygulanmaktadır.

Uyku testi, uyuma sırasında sorunlar yaşayan kişiler için yapılan testtir. Günümüzde pek çok sebepten kişiler uykularında sorun yaşayabilmektedir.

Zaman zaman kişiler uykularından istedikleri verimi alamadıklarını ifade ederek uzman hekime başvurur. Uyku son derece önemli bir dönemdir. Kişi tüm gece uyuduğunu düşünse dahi bilinçsiz bir şekilde kendisini sürekli olarak rahatsız ederek, kesintisiz ve mükemmel bir uyku çekebilmenin önüne geçebilir. Dolayısıyla bu sorunlar da genel olarak yorgun uyanma ya da daha farklı sorunlara yol açabilir. Bu durumda olan kişilerin başvurdukları hekim sorunları tespit edebilmek için uyku testi (Polisomnografi) yapar. Uyku esnasında kişinin hem hareketleri hem de vücut fonksiyonları an be an izlenir. Bu test için özel olarka tasarlanmış odada kişinin gece boyunca uykusu kayda alınır ve doktor tarafından izlenir. Ayrıca kalp ritmi, kan akışı vb. birçok fonksiyonel durumu da bu noktada kayda alınarak sorunun kaynağı bulunmaya çalışılır.

Uyku Testi Sırasında Hangi Değerler Ölçülür?

Uyku testi sırasında kişinin sorununun daha net tespit edilebilmesi için birçok veriye ihtiyaç duyulur. Bunlar arasında şu veriler yer almaktadır:

  • Beyin fonksiyonlarının tespiti (EEG),
  • Göz hareketleri,
  • Kalp atış grafiği (EKG),
  • Vücudun pozisyonunun tespiti
  • Kas hareketlerinin kaydı,
  • Solunumun hareketleri ve sıklığı,
  • Kandaki oksijenin uykudaki düzeyi

Bu değerler ışığında doktor bir teşhis koyar ve tedaviye başlar. Böylece kişinin uyku sırasında yaptığı hareketler kesilir ve deliksiz bir uyuma süreci başlar.

Uyku Testi Yapılmazsa Ne Olur?

Doktor tavsiye ettikten sonra uyku testi yaptırıp, yaptırmamak kişinin elinde olan bir durumdur. Kişi uyku testi yaptırmazsa sorunlarını çözemez, oluşan bu problemler de ciddi anlamda rahatsızlık seviyesini artırmaya başlar. Önceleri yorgun uyanan bir kişi ilerleyen dönemlerde gün içerisinde uyuklamaya başlayabilir. Bunun sonucunda hem iş hayatında hem de sosyal yaşamda olumsuz durumlarla karşılaşır. Özellikle trafikte direksiyon başında uyuma durumları gerçekleşebilir.

Beyin ve vücut fonksiyonları bozulabilir. Uyuma iyi bir dinlenme sürecidir. Kişi eğer sağlıklı bir şekilde uyuyamıyorsa bu durum artık vücudu da yormaya başlar. Kişilerin kalp sorunları başlayabilir ve bu problem yaşamı tehdit etmeye kadar gider. O nedenle uyku sorununuz varsa bu problemi ortadan kaldıracak uyku testini de mutlaka yaptırmak gerekiyor.

İstanbul Uyku Testi

İstanbul uyku testi için oldukça ideal bir yer. Bunun temel sebebi büyük bir kent olduğu için bu konuda çalışan birçok kurum ve kuruluş bulunmaktadır. Özellikle sağlık turizmi kapsamında İstanbul uyku testi için birçok turist ülkemize gelip, bu geniş olanakları kullanıyor.

Özel Hastanede Uyku Testi

Uyku testi genel olarak özel hastanelerde yapılmaktadır. Dolayısıyla özel hastanede uyku testi daha detaylı ve sağlıklı bir şekilde yapılabilmektedir. Bu noktada eğer uyku sorununuz varsa sağlık kompleksini seçip, doktorunuza muayene olmalı ve testi yaptırmalısınız.

Uyku testi, genellikle bir gece boyunca gerçekleştirilen kapsamlı bir değerlendirmedir. Testin süresi çoğunlukla sekiz ila dokuz saat arasında değişir.

Bu süre, hastanın normal uyku düzenini takip etmesi ve gece boyunca yeterli veri toplanabilmesi için tasarlanmıştır. Uyku testi, hastanın uyku süresince çeşitli fizyolojik parametrelerini kaydeder. Bunlar arasında beyin dalgaları, göz hareketleri, kalp ritmi, solunum oranı, oksijen seviyesi ve kas aktivitesi bulunur. Test, genellikle uyku laboratuvarında uzman gözetimi altında yapılır.

Uyku testi kaç saat sürer?

Uyku testi, genellikle bir gece boyunca gerçekleştirilen kapsamlı bir değerlendirmedir. Testin süresi çoğunlukla sekiz ila dokuz saat arasında değişir. Bu süre, hastanın normal uyku düzenini takip etmesi ve gece boyunca yeterli veri toplanabilmesi için tasarlanmıştır. Uyku testi, hastanın uyku süresince çeşitli fizyolojik parametrelerini kaydeder.

Uyku apnesi testi SGK karşılıyor mu?

Uyku apnesi testinin maliyeti, pek çok hasta için önemli bir konudur. Türkiye’de, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), belirli sağlık hizmetlerini kapsama altına alır. Uyku apnesi testinin SGK kapsamında olup olmadığı, hastanın sigorta planına ve testin tıbbi zorunluluk derecesine bağlı olarak değişebilir.

Genel olarak, doktorun uyku apnesi testini tıbbi olarak gerekli görmesi ve bu yönde bir yönlendirme yapması durumunda, SGK’nın bu testin maliyetinin bir kısmını ya da tamamını karşıladığı görülmektedir. Hastaların, uyku testi yaptırmadan önce kendi sigorta durumlarını ve SGK’nın sağladığı kapsamı kontrol etmeleri önemlidir. Ayrıca, testin yapılacağı sağlık kuruluşunun SGK anlaşmalı olup olmadığını öğrenmek de maliyet açısından faydalı olacaktır.

Uyku testi raporu kaç günde çıkar?

Uyku testi raporunun hazırlanma süresi, testin yapıldığı merkeze ve raporun karmaşıklığına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Genellikle, uyku testi tamamlandıktan sonra raporun hazırlanması birkaç gün ila bir hafta arasında sürebilir. Bu süreçte, uyku testi sırasında toplanan veriler detaylı bir şekilde incelenir ve analiz edilir. Uyku uzmanı, kaydedilen verileri değerlendirerek uyku döngüleri, solunum kalıpları, oksijen seviyesi ve diğer önemli faktörler üzerinde bir analiz yapar.

Uyku testi evde yapılır mı?

Uyku testinin evde yapılması, son yıllarda giderek daha yaygın hale gelmiştir. Bu tür testler, özellikle hafif ila orta derecede uyku apnesi şüphesi olan hastalar için uygun olabilir. Evde uyku testi, hastanın kendi yatağında ve alışkın olduğu ortamda gerçekleştirilir. Bu da bazı hastalar için daha rahat bir deneyim sağlayabilir. Evde yapılan uyku testleri, genellikle daha az sensör kullanılarak gerçekleştirilir ve temel uyku verilerini kaydeder.

Uyku testinde ilaç verilir mi?

Genel olarak, uyku testleri sırasında hastalara ilaç verilmesi yaygın bir uygulama değildir. Testin amacı, hastanın doğal uyku düzenini ve kalitesini ölçmektir. Bu nedenle, uyku testi öncesinde ve sırasında uyarıcı veya uyku ilaçları gibi etkileri olabilecek ilaçlardan kaçınılması önerilir.

İstanbul Bağcılar’daki hastanemizde alanında uzman doktorlar ile hijyenik hastane ortamında uyku testi imkanı sunmaktayız. Uyku testi ve uyku testi fiyatları hakkında ayrıntılı bilgiyi hastanemiz nöroloji servisinde bulabilirsiniz. Uyku testi hakkında merak ettiklerinizi telefon numaramız ve whatsapp bilgi hattımızdan bize ulaşarak sorabilirsiniz.

UYKU TESTİ
(POLİSOMNOGRAFİ)

uyku apnesi

Uyku testi (Polisomnografi) nedir?

Polisomnografi olarak da adlandırılan uyku testi, horlama ve uyku apne sendromu gibi uyku bozukluklarının kesin tanısı için kullanılan yöntemdir. Bu test, hastanın gece boyunca uyurken vücudunun muhtelif yerlerine yerleştirilen sensörler ile izlenmesi ile yapılmaktadır. Kullanılan sensörlerin hassasiyeti ve sensör sayısı ne kadar fazla olursa, hastalığın boyutları hakkında o kadar fazla bilgi edinilebilmektedir.

Uyku laboratuvarında yapılan bu test sonucunda, uyku sırasında yaşanan solunum durmalarının sayısı ve süresi, bununla birlikte ortaya çıkan oksijen azalmasının düzeyi, kalp atışında yaşanan düzensizlikler tespit edilerek, uykunun bu problemlerden ne derece etkilendiği ortaya konulur. Bu test sırasında elde edilen kapsamlı bulgular sayesinde, hastalığın şiddetinin belirlenmesi ve tedavi planlanması oldukça kolaylaşmaktadır.

Polisomnografi: Uyku Testi

Hastalara “bir gece hastanede yatmanız, uykunuzu izlememiz gerekiyor” dendiğinde %90’ı “ben uyuyamam” cevabını vermektedir. Ancak binlerce hastaya her gece yapılan uyku testi sırasında hastalar evlerinde uyuduklarına benzer bir uyku uyurlar. Hatta bazıları evlerinden bile daha rahat uyuduklarını söylerler. Test öncesinde yaşanan bu uyuyamama endişesi hastaların hekime başvurmalarını ve tedavilerini geciktirmektedir.

EEG (Elektroensefalografi) & EMG (Elektromiyografi)

EEG (Elektroensefalografi) : EEG (elektroensefalografi) beyindeki sinir hücrelerinin elektriksel faaliyetlerinin hastanın saçlı derisine yapıştırılan alıcılar (elektrotlar) aracılığı ile algılanması ve bilgisayarlar aracılığı ile voltajının yükseltilerek dalgasal titreşimler tarzında kaydedilmesi ve görünür hale getirilmesidir. Sakin uyanıklık durumunda, gevşek bir halde, gözler kapalı ve yarı oturur şekilde çekilen rutin EEG hastaya hiç bir rahatsızlık vermeyen basit bir yöntemdir ve genellikle 10-15 dakika sürer. EEG merkezi sinir sisteminin ilerleyici olan yada olmayan diğer hastalıklarında da oldukça güvenli ve bilgi verici bir araştırma yöntemidir.

EMG (Elektromiyografi) : Her ne kadar bu tetkikin adı EMG, yani elektromiyografi ise de aslında iki bölümden oluşmaktadır: 1. Elektronörografi (ENG), 2. Elektromiyografi (EMG). Bu nedenle her iki aşamayı da kapsayabilmesi amacı ile söz konusu laboratuvar yöntemine (ENMG) (elektronöromiyografi ) demek daha doğru olacaktır. Amaç belli sinirlerin belli noktalardan geçmesi esas alınarak, özel bölgelere düşük voltajlı elektriksel uyaran verilerek, sinir lifinin türüne göre motor yâda duyusal elektriksel yanıtlar elde etmek ve bunları kayıtlamak esasına dayanır. İkinci bölümde amaçlanan ise belli çizgili kaslara özel elektrotlar uygulanarak, hem o kasın hem de o kasa gelen sinirin ve bu sinirle söz konusu kas lifleri arasındaki bileşke bölgelerinin işleyişi ve bu işleyişin normalde sapmaları hakkında bilgi sahibi olmaktır.  Yöntem hastaların özelliklerine göre 20 ile 30 dakika arasında bir süre alır.

Uyku apne sendromunun bulguları şunlardır;
– Geceleri yan odalardan duyulacak kadar şiddetli horlamak
– Horlamanın soluk durmaları ile kesilmesi
– Geceleri göğüs, baş veya boyun bölgesinde terleme
– Geceleri sık sık tuvalet ihtiyacı
– Sabah yorgun olarak kalkmak
– Gündüz uykulu ve halsiz hissetmek
– Akşamları sosyal hayattan uzaklaşmak
– Sabahları ağız kuruluğu
– Kilo verememek
– Tansiyon yükselmesi,
– Unutkan ve sinirli ruh hali

Solunum düzensizliklerinin olmadığı kesintisiz ve düzenli horlamanın, uykuyu bölmüyorsa hastaya zarar vermediği düşünülmektedir. Bu tür horlama özellikle hastayla aynı odayı ve evi paylaşanları rahatsız etmektedir. Bazen horlama düzensiz, yer yer solunum bozuklukları ile birlikte ortaya çıkmaktadır. Hasta bu durumda soluk alıp vermek için oldukça fazla efor harcar. Solunum düzensizlikleri hastanın yer yer uyanmasına da sebep olarak uyku kalitesini büyük oranda bozar. Hasta bazen solunum güçlüğü çektiği için uyandığını fark edemeyerek, geceleri sık sık uykusunun bölündüğü şikayetiyle hekime başvurmaktadır. Bazı durumlarda ise bu uyanıklıklar 5-10 saniye sürmekte ve hasta tarafından farkedilmemektedir. Bu kez de hasta yorgunluk ve gündüz uykululuk şikayetiyle hekime başvurmaktadır.

Horlamanın en çok üzerinde durulması gereken ve en tehlikeli hali, sessizlik dönemleriyle, yani solunum durmalarıyla kesintiye uğrayan şiddetli horlamalardır. Solunum durmaları veya azalmaları ( apne veya hipoapne ) uyku sırasında yüzlerce defa tekrarlayabilmektedir. Bunların çok azı hasta veya yakınları tarafından farkedilmektedir. Solunum durmalarıyla birlikte seyreden horlamanın olduğu klinik duruma obstrüktif uyku-apne sendromu denir. Hasta her solunum durmasından sonra uyanmakta, solunum durmasını ancak uyanarak sonlandırabilmektedir. Bu kısa süreli ve sık uyanmalar sonucunda uykunun dinlendirici evresine erişilememekte ve öylece hasta farkında olmadan kalitesiz, yüzeysel ve kısa süreli uyanıklıklarla bölünen bir uyku uyumaktadır. Bu solunum durmalarının sayısı ve süresi hastalığın şiddetine göre değişkenlik gösterir. Solunum durmaları 10 saniyeden 1-2 dakikaya kadar sürebilmektedir. Sayıları ise gecede 15-20’den 400-500’e kadar değişmektedir. Saatte 60-70 defa tekrarlayan ve 15-20 saniyeye kadar solunumun durduğu durumlarda hastalığın ciddi olarak ilerlediği düşünülmelidir.

Solunum durması sebebiyle %95 olan oksijen oranı %50’ye kadar düşebilir. Bozulan solunum düzeni kalp ritmine de yansır ve kalp atımında düzensizlikler izlenmeye başlar. İlerleyen yaşlarda bu durum oldukça tehlikeli bir sonuç olan ani kalp durmalarına yol açabilir. Uykuda ani ölümler görülebilir. Hastalar genelde gece boyunca sık sık idrara çıkma ihtiyacı hisseder. Gece boyunca soluk alıp vermek için efor harcayan hasta aşırı terler ve yorulur, bu nedenle kalktığında kendini yorgun ve uykulu hisseder. Bu hastaların çoğu gündüz fırsat buldukça uyumak ister. Gün boyu devam eden uykululuk hali verimliliğin düşmesine, gergin ve sıkıntılı bir ruh haline bürünmelerine yol açar. Uykululuk durumunun yaygın olarak trafik kazalarına neden olduğu da yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Uzun dönemde obstrüktif uyku-apne sendromu, yüksek tansiyon, kalp krizi ve beyin damar tıkanıklıkları sonucu felçler gibi ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Bu nedenle uyku apne sendromu belirtileri gösterenler mutlaka bir hekime başvurarak bir gece uyku laboratuvarında incelenmelidir. Uyku laboratuvarında yapılacak inceleme sonucu elde edilen veriler doğrultusunda yapılan tedaviler çok daha yüz güldürücü olacaktır.

Obstrüktif uyku-apne sendromunda komplikasyonları iki grupta toplamak mümkündür.

Gündüz uykululuğa bağlı komplikasyonlar :

Uyku apnesi hastalarının bir kısmı gündüz uykulu olduklarını kabul etmese de yapılan araştırmalar, bu hastalığa sahip kişilerin belli düzeylerde uykululuk hali yaşadığını ortaya koymaktadır. Gündüz yaşanan uykululuk durumu, hastaların verimlerinin azalmasına, sosyal yaşantılarından ve aile hayatından uzaklaşarak sürekli uyuma isteği oluşmasına, işlerinde aksamalara ve iş kazalarına sebep olmaktadır.

Uyku apneli hastaların trafik kazası yapma oranları konusunda çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Yapılan bütün araştırmalar trafik kazalarının ortalama olarak üçte birinin uyku apnesi olan hastalar tarafından yapıldığını ortaya koymuştur. Hastalar araba kullanırken uykularının gelmediğini söylese de, EEG kayıtları yapılarak ve göz kırpma sayılarına bakılarak, hastaların araba kullanırken 5-10 saniyelik göz dalmaları yaşadığı ve bu durumun hasta tarafından farkedilmediği görülmüştür. Uykululuk halinin dışında yaşanan bu dikkat dağınıklığı dahi trafik kazaları için yeterli olmaktadır.

Oksijen eksikliğine bağlı komplikasyonlar :
Uyku bozukluğu olan hastaların gece boyunca 400-500 defaya varan solunum durmaları yaşadığı görülmektedir. Gece boyunca yaşanan bu oksijen yetersizliği, kişinin kalp ve damar sistemine aşırı yük binmesine sebep olmakta, bu durum hastaların yarıya yakınında kalp büyümesini ve hipertansiyonu tetiklemektedir. Hipertansiyon hastalığı bu hastalarda %50’ye varan oranlarda görülebilmektedir. Akciğer damarlarında da aşırı yüklenme yaşandığı için akciğer problemleri de bu hastaların %20’sinde görülebilmektedir.

Kalp ritmi incelenen hastalarda uyku sırasında oluşan bradikardiyi uyanıklık sırasında da taşikardi izlemektedir. Bradi-taşi-aritmi adı verilen ritim bozukluğuna bazen başka hastalıklar da eklenebilmektedir. Kalp ritmindeki bu bozulmalar bazen hastanın uykuda hayatını kaybetmesine dahi sebep olabilmektedir.

Uyku apnesi tedavisi yapılırken hastalığın sebepleri, şiddeti, belirtileri, hastanın fiziksel ve ruhsal durumu göz önüne alınmalıdır. Tedavi seçeneklerinden hiç biri uygulaması kolay yöntemler olarak görülmese de hastalar zamanlar en azından seçeneklerden birine uyum sağlamaktadır.
Uykuda solunum bozukluklarının şimdiye kadar uygulanan en etkili tedavisi hastalığın belirtilerine karşı %100 etki eden burun yolu ile devamlı pozitif basınçlı hava vermeye yarayan bir alettir. CPAP (Continious Positive Air Pressure) adı verilen bu cihaz 1990’lı yıllardan itibaren uyku apnesi tedavisinde başarıyla kullanılmaktadır. Diğer tedavi yöntemleri de bazı hastalarda başarılı olmakla birlikte, hastalığın tekrarlama riski ve komplikasyonların devam etmesi göz önüne alındığında çok tercih edilmemektedir.

Hastalar uyku merkezine gelirken otele gider gibi hazırlanır. Normal uyku saatlerinden birkaç saat önce, tuvalet malzemelerini de alarak uyku merkezine gelirler. Hastanın ortama alışması ve parametreleri kayıt altına alacak olan elektrodların yapıştırılması için bu süre gereklidir. Hastaların özellikle yalnız olması ve yakınlarının ona eşlik etmemesi istenir. Hasta böylece teknisyenle başbaşa kalıp teste hazırlanır. Daha sonra uyumak istediğinde, çok erken bir saatte olmamak üzere, yatağına yatırılır ve uyuyabileceği söylenir. Bu sürede ortama alışan hasta kolaylıkla uyur. Teknisyenler, başka bir odadan hastayı izlemeye devam ederler. Hastanın ihtiyacı olduğunda kalkması ve problemlerinin giderilmesi için hastaya yardımcı olurlar.
Gece boyunca izlendiğini bildiği için ve vücuduna takılı kablolar nedeniyle hastalar nispeten sık sık uyanabilmektedirler. Ancak en olumsuz tablolarda dahi hastanın uyku verimliliği hakkında yeterli bilgi toplanmış olur. Hastalara sabah kayıtlar izletildiğinde kendileri de nasıl bu kadar uzun süre uyuduklarına şaşırırlar.
Polisomnografinin deneyimli bir hekim tarafından değerlendirilmesi ve raporlanması yaklaşık olarak 1-2 saat sürmektedir. Daha sonrasında hekim belirtilerden emin olarak tedavi yolunu rahatlıkla çizebilir.
Sonuç olarak polisomnografi, başta çekinerek kabul edilen bir test olsa da, sonuçlarıyla hastayı şaşırtan ve hekime oldukça fazla veri sağlayan, yaptıran için basit değerlendiren için zahmetli bir testtir.

MERKEZİMİZDEN FOTOĞRAFLAR

UYKU LABORATUVARI HAKKINDA DETAYLI BİLGİ ALMAK İÇİN BİLGİLERİNİZİ BIRAKIN, BİZ SİZİ ARAYALIM !

Web ve Yayın Kurulu
Uzm. Dr. Zihni Yücesan
Oluşturma Tarihi : 13.08.2023
Güncelleme Tarihi : 13.02.2024

Bu web sayfasındaki içerikler sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için kullanılamaz. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

    * Verdiğiniz kişisel veri ve iletişim bilgileriniz, Kaş Sağlık Hizmet ve Ürünleri Kimya San. Tic. Ltd. Şti (Kaş Tıp Merkezi) tarafından Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında kayıt altına alınır, işlenir ve muhafaza edilir. Detaylı bilgi için kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikamızı* ve aydınlatma metnini* okuyabilirsiniz.
    iletişim