Uyku testi için hangi bölüme gidilir?

Uyku testi, kişinin uyku bozukluğunu gidermek için yapılan işlemin adıdır. Kişi bir gece boyunca uyku merkezinde istirahat eder ve bu sırada hastaya bağlanan elektrotlar sayesinde veri alınır ve sorun tespit edilir. Tıp dilindeki adı Polisomnografi olan uyku testi, uyuma sırasında yaşanan anormal durumların ortaya çıkartıldığı bir yöntemdir. Uyku bozuklukları kişinin sosyal ve ruhsal yaşamını olumsuz yönde etkilemektedir. Dolayısıyla bu türden rahatsızlığı olan kişiler testi kesinlikle yaptırmalıdır. Hastaya bağlanan elektrotlar yaklaşık olarak 7 saat boyunca bağlı kalır. Bu süre zarfında uyku problemi yaşayan kişi aynı zamanda kayıt altına da alınır. Böylece fiziksel sorunların dışında yaşanan problemler de ortaya çıkartılmış olur.

Uyku testi birçok hastalıktan dolayı yapılmaktadır. Uyku bozuklukları, nefes tıkanması, uyku apnesi gibi rahatsızlıkların teşhisi için Kulak Burun Boğaz ve Nöroloji bölümlerine gidilebilir. Bu birimler testin seyrine göre gerekli birime yönlendirme yapabilmektedir.

Uyku testi neden yapılır?

Sürekli olarak uyuklama hali varsa, sabah yataktan kalkarken kişinin kendisini sürekli olarak yorgun hissetmesi, gece nefes almakta güçlük çekme ve bunun sonucunda sürekli olarak uyanma gibi problemleri varsa bu test yapılır. Ayrıca horlama, huzursuz uyku, geceleri terleme problemleri gibi yine hem kendinizi hem de çevrenizi etkileyecek durumlar söz konusu ise bu sorunların ortadan kaldırılması için uyku testi yapılır.

Bunun dışında uyku sebepli rahatsızlıklar da bu test sırasında tespit edilebilir. Örneğin huzursuz bacak sendromu, REM davranış bozuklukları da testin yapılması için sebep olabilir.

Uyku laboratuvarı nedir?

Uyku laboratuvarı, hastanın uyku ile ilgili sorunlarının tespiti için fiziksel verilerinin kaydedildiği ortama verilen isimdir. Uyku laboratuvarı kişinin rahatsızlığını tespit edebilmek için özel olarak düzenlenir. Veriler, çeneye ve parmağa takılan elektrotlar aracılığı ile toplanır. Bunun dışında buruna takılan cihazla da nefes takibi yapılır. Bu noktada hasta aynı evdeki gibi doğal uykuya geçer ve odanın başındaki kişi tarafından tüm veriler kayıt altına alınır.

Uyku laboratuvarında kişinin beyin elektrosu, göz hareketleri, çene kas gerilimi elektrosu, soluk alıp verirken burundan giren hava akımı, solun sırasında oluşan göğüs ve karın hareketleri, kan oksijen seviyesi, Kalp grafisi (EKG), Bacak kas kasılmaları elektrosu gibi birçok veri kaydedilir. Tüm bu işlemlerden sonra doktorun kayıtları incelemesiyle uykusunun mimari yapısı ortaya konur. Ortaya çıkan sorunlara yönelik gerekli adımlar atılır. Daha sonra sürekli olarak takip edilir.

İstanbul Uyku Testi

İstanbul’da uyku testi yapan hastaneler arasında özel ve devlet seçenekleri bulunmaktadır. Metropol olan İstanbul, uyku testi için uyku laboratuvarı olan sağlık kuruluşları ile sorun ortadan kaldırılabilir. Bu test merkezlerinde bir gece geçirilir ve gerekli veri toplanır.

Uyku Testi Fiyatları

Uyku testi fiyatları hastaneden hastaneye değişim göstermektedir. Bu süreci etkileyen en önemli etken gittiğiniz sağlık kuruluşunun özel mi devlet mi olduğudur. Dolayısıyla uyku laboratuvarına gireceğiniz kurumda kullanılan ekipmanların kalitesi de fiyatı doğrudan etkilemektedir. Bunun dışında uzman doktor ekibi ve uygulanacak tedavi yöntemi de bir diğer değişkendir.

Polisomnografi olarak tıp dünyasında bilinen uyku testi, nörolojik tarama için yapılan uygulamadır. Yaşamın üçte birini oluşturan ve günde belirli bir vakit ayırmamız gereken uykuda yaşadığımız sorunların tespiti ve çözümü için yapılan testte birçok rahatsızlık ortaya çıkartılabilmektedir.

Uyku bozukluğu yaşayan kişiler ertesi güne yorgun ve halsiz bir şekilde başlayabilir. Bu sorun tüm günü kapsayan ve hatta yaşamın devamlılığını da etkileyen düzeye gelebilir. Bu tip sorunlar yaşayan ve kaliteli uyku düzeni yakalamak isteyen kişiler genellikle uyku testine tabi tutulur.

Uyku laboratuvarı adı verilen bölgede kişinin uykusu takip edilir ve sonuçlarına göre nörolog bir tedavi programı başlatabilir. Uyku testi için özel bir odada bir gece misafir edilen hastanın hem gece uykusunda yaptığı hareketler kamera ile kayıt altına alınır hem de EKG gibi cihazlarla vücut ritimleri ve hareketleri takip edilir. Böylece tüm sorunlar bir arada çözüme kavuşmuş olur. Uyku testi sırasında şu rahatsızlıklar özellikle takip edilir:

  • Uyku apnesi (nefes durması)
  • Gündüz yorgunluk hali nedenleri
  • Uyku sorunu yaşama
  • Huzursuz bacak sendromu
  • Öğrenilmiş uykusuzluk
  • Uyurgezerlik

Uyku testi sonucunda hangi hastalıklara bakılır?

Uyku testi sırasında bakılanlar haricinde bu testin sonucuna dayanarak ortaya çıkartılan hastalıklar da oldukça önemlidir. Laboratuvar ortamında değerlendirilen hastalıklar ise şu şekilde verilebilir:

  • Horlama
  • Uykuda nefes kesilmesi
  • Ağız kuruluğu
  • Narkolepsi (Uyku dışında kendini yorgun hissetme)
  • Geceleri uyku esnasında boyun terlemesi
  • Gece meydana gelen kalp ritmi düzensizlikleri
  • Göğüs ağrısı
  • Gündüz uykulu olmaya neden olan ve gece yapılan bacak hareketleri

Özel Hastanede Uyku Testi

Özel hastanelerin büyük çoğunluğunda uyku sorunlarını izleyen laboratuvarlar bulunmaktadır. Bu noktada uyku sorunu yaşayan biriyseniz en yakınınızdaki hastaneden bu konuda randevu alarak uyku testine girebilirsiniz. Özel sağlık kuruluşundan alacağınız uyku testi yardımı devlet tarafından karşılanmamaktadır. Bu kapsamda mutlaka birden çok yere danışarak en iyi fiyatı alın ve buna göre hareket edin. Uyku testinde fiyatlar hastalığınızın durumu ve ekibin tecrübesine göre değişiklik göstermektedir. Buna bir de hastanenin fiyat politikasını eklerseniz bu size daha sağlıklı bir rakam sağlar.

Devlet Hastanesinde Uyku Testi

Devlet hastanesinde de uyku testi yapılmaktadır. Ancak her devlet hastanesinde olup olmadığı konusunda araştırma yapmalısınız. Bu konuda mutlaka araştırma yapmanız gerekmektedir. Devlet hastanesinde yaptırdığınız uyku testi Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmaktadır.

Uyku testi ne kadar sürer?

Uyku testinde hasta bir gece boyunca takip edilir. Gün başlarken hastanın uyanması gereken saatte hastanın raporlama süreci de başlar. Yaklaşık olarak bir ila iki saat içerisinde hastanın tüm raporlarını hazırlayan ve hastalığın temelini oluşturan faktörleri tespit eden uzman doktor, gerekli açıklamayı ve izlenecek tedavi yöntemlerini de paylaşır. Kişi bu noktadan sonra iyileşme süreci içerisinde doktorun tavsiye ettiği ilaçları kullanır ve buna ek olarak tedaviye etki edecek yöntemleri uygular.

UYKU TESTİ
(POLİSOMNOGRAFİ)

uyku apnesi

Uyku testi (Polisomnografi) nedir?

Polisomnografi olarak da adlandırılan uyku testi, horlama ve uyku apne sendromu gibi uyku bozukluklarının kesin tanısı için kullanılan yöntemdir. Bu test, hastanın gece boyunca uyurken vücudunun muhtelif yerlerine yerleştirilen sensörler ile izlenmesi ile yapılmaktadır. Kullanılan sensörlerin hassasiyeti ve sensör sayısı ne kadar fazla olursa, hastalığın boyutları hakkında o kadar fazla bilgi edinilebilmektedir.

Uyku laboratuvarında yapılan bu test sonucunda, uyku sırasında yaşanan solunum durmalarının sayısı ve süresi, bununla birlikte ortaya çıkan oksijen azalmasının düzeyi, kalp atışında yaşanan düzensizlikler tespit edilerek, uykunun bu problemlerden ne derece etkilendiği ortaya konulur. Bu test sırasında elde edilen kapsamlı bulgular sayesinde, hastalığın şiddetinin belirlenmesi ve tedavi planlanması oldukça kolaylaşmaktadır.

Polisomnografi: Uyku Testi

Hastalara “bir gece hastanede yatmanız, uykunuzu izlememiz gerekiyor” dendiğinde %90’ı “ben uyuyamam” cevabını vermektedir. Ancak binlerce hastaya her gece yapılan uyku testi sırasında hastalar evlerinde uyuduklarına benzer bir uyku uyurlar. Hatta bazıları evlerinden bile daha rahat uyuduklarını söylerler. Test öncesinde yaşanan bu uyuyamama endişesi hastaların hekime başvurmalarını ve tedavilerini geciktirmektedir.

EEG (Elektroensefalografi) & EMG (Elektromiyografi)

EEG (Elektroensefalografi) : EEG (elektroensefalografi) beyindeki sinir hücrelerinin elektriksel faaliyetlerinin hastanın saçlı derisine yapıştırılan alıcılar (elektrotlar) aracılığı ile algılanması ve bilgisayarlar aracılığı ile voltajının yükseltilerek dalgasal titreşimler tarzında kaydedilmesi ve görünür hale getirilmesidir. Sakin uyanıklık durumunda, gevşek bir halde, gözler kapalı ve yarı oturur şekilde çekilen rutin EEG hastaya hiç bir rahatsızlık vermeyen basit bir yöntemdir ve genellikle 10-15 dakika sürer. EEG merkezi sinir sisteminin ilerleyici olan yada olmayan diğer hastalıklarında da oldukça güvenli ve bilgi verici bir araştırma yöntemidir.

EMG (Elektromiyografi) : Her ne kadar bu tetkikin adı EMG, yani elektromiyografi ise de aslında iki bölümden oluşmaktadır: 1. Elektronörografi (ENG), 2. Elektromiyografi (EMG). Bu nedenle her iki aşamayı da kapsayabilmesi amacı ile söz konusu laboratuvar yöntemine (ENMG) (elektronöromiyografi ) demek daha doğru olacaktır. Amaç belli sinirlerin belli noktalardan geçmesi esas alınarak, özel bölgelere düşük voltajlı elektriksel uyaran verilerek, sinir lifinin türüne göre motor yâda duyusal elektriksel yanıtlar elde etmek ve bunları kayıtlamak esasına dayanır. İkinci bölümde amaçlanan ise belli çizgili kaslara özel elektrotlar uygulanarak, hem o kasın hem de o kasa gelen sinirin ve bu sinirle söz konusu kas lifleri arasındaki bileşke bölgelerinin işleyişi ve bu işleyişin normalde sapmaları hakkında bilgi sahibi olmaktır.  Yöntem hastaların özelliklerine göre 20 ile 30 dakika arasında bir süre alır.

Uyku apne sendromunun bulguları şunlardır;
– Geceleri yan odalardan duyulacak kadar şiddetli horlamak
– Horlamanın soluk durmaları ile kesilmesi
– Geceleri göğüs, baş veya boyun bölgesinde terleme
– Geceleri sık sık tuvalet ihtiyacı
– Sabah yorgun olarak kalkmak
– Gündüz uykulu ve halsiz hissetmek
– Akşamları sosyal hayattan uzaklaşmak
– Sabahları ağız kuruluğu
– Kilo verememek
– Tansiyon yükselmesi,
– Unutkan ve sinirli ruh hali

Solunum düzensizliklerinin olmadığı kesintisiz ve düzenli horlamanın, uykuyu bölmüyorsa hastaya zarar vermediği düşünülmektedir. Bu tür horlama özellikle hastayla aynı odayı ve evi paylaşanları rahatsız etmektedir. Bazen horlama düzensiz, yer yer solunum bozuklukları ile birlikte ortaya çıkmaktadır. Hasta bu durumda soluk alıp vermek için oldukça fazla efor harcar. Solunum düzensizlikleri hastanın yer yer uyanmasına da sebep olarak uyku kalitesini büyük oranda bozar. Hasta bazen solunum güçlüğü çektiği için uyandığını fark edemeyerek, geceleri sık sık uykusunun bölündüğü şikayetiyle hekime başvurmaktadır. Bazı durumlarda ise bu uyanıklıklar 5-10 saniye sürmekte ve hasta tarafından farkedilmemektedir. Bu kez de hasta yorgunluk ve gündüz uykululuk şikayetiyle hekime başvurmaktadır.

Horlamanın en çok üzerinde durulması gereken ve en tehlikeli hali, sessizlik dönemleriyle, yani solunum durmalarıyla kesintiye uğrayan şiddetli horlamalardır. Solunum durmaları veya azalmaları ( apne veya hipoapne ) uyku sırasında yüzlerce defa tekrarlayabilmektedir. Bunların çok azı hasta veya yakınları tarafından farkedilmektedir. Solunum durmalarıyla birlikte seyreden horlamanın olduğu klinik duruma obstrüktif uyku-apne sendromu denir. Hasta her solunum durmasından sonra uyanmakta, solunum durmasını ancak uyanarak sonlandırabilmektedir. Bu kısa süreli ve sık uyanmalar sonucunda uykunun dinlendirici evresine erişilememekte ve öylece hasta farkında olmadan kalitesiz, yüzeysel ve kısa süreli uyanıklıklarla bölünen bir uyku uyumaktadır. Bu solunum durmalarının sayısı ve süresi hastalığın şiddetine göre değişkenlik gösterir. Solunum durmaları 10 saniyeden 1-2 dakikaya kadar sürebilmektedir. Sayıları ise gecede 15-20’den 400-500’e kadar değişmektedir. Saatte 60-70 defa tekrarlayan ve 15-20 saniyeye kadar solunumun durduğu durumlarda hastalığın ciddi olarak ilerlediği düşünülmelidir.

Solunum durması sebebiyle %95 olan oksijen oranı %50’ye kadar düşebilir. Bozulan solunum düzeni kalp ritmine de yansır ve kalp atımında düzensizlikler izlenmeye başlar. İlerleyen yaşlarda bu durum oldukça tehlikeli bir sonuç olan ani kalp durmalarına yol açabilir. Uykuda ani ölümler görülebilir. Hastalar genelde gece boyunca sık sık idrara çıkma ihtiyacı hisseder. Gece boyunca soluk alıp vermek için efor harcayan hasta aşırı terler ve yorulur, bu nedenle kalktığında kendini yorgun ve uykulu hisseder. Bu hastaların çoğu gündüz fırsat buldukça uyumak ister. Gün boyu devam eden uykululuk hali verimliliğin düşmesine, gergin ve sıkıntılı bir ruh haline bürünmelerine yol açar. Uykululuk durumunun yaygın olarak trafik kazalarına neden olduğu da yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Uzun dönemde obstrüktif uyku-apne sendromu, yüksek tansiyon, kalp krizi ve beyin damar tıkanıklıkları sonucu felçler gibi ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Bu nedenle uyku apne sendromu belirtileri gösterenler mutlaka bir hekime başvurarak bir gece uyku laboratuvarında incelenmelidir. Uyku laboratuvarında yapılacak inceleme sonucu elde edilen veriler doğrultusunda yapılan tedaviler çok daha yüz güldürücü olacaktır.

Obstrüktif uyku-apne sendromunda komplikasyonları iki grupta toplamak mümkündür.

Gündüz uykululuğa bağlı komplikasyonlar :

Uyku apnesi hastalarının bir kısmı gündüz uykulu olduklarını kabul etmese de yapılan araştırmalar, bu hastalığa sahip kişilerin belli düzeylerde uykululuk hali yaşadığını ortaya koymaktadır. Gündüz yaşanan uykululuk durumu, hastaların verimlerinin azalmasına, sosyal yaşantılarından ve aile hayatından uzaklaşarak sürekli uyuma isteği oluşmasına, işlerinde aksamalara ve iş kazalarına sebep olmaktadır.

Uyku apneli hastaların trafik kazası yapma oranları konusunda çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Yapılan bütün araştırmalar trafik kazalarının ortalama olarak üçte birinin uyku apnesi olan hastalar tarafından yapıldığını ortaya koymuştur. Hastalar araba kullanırken uykularının gelmediğini söylese de, EEG kayıtları yapılarak ve göz kırpma sayılarına bakılarak, hastaların araba kullanırken 5-10 saniyelik göz dalmaları yaşadığı ve bu durumun hasta tarafından farkedilmediği görülmüştür. Uykululuk halinin dışında yaşanan bu dikkat dağınıklığı dahi trafik kazaları için yeterli olmaktadır.

Oksijen eksikliğine bağlı komplikasyonlar :
Uyku bozukluğu olan hastaların gece boyunca 400-500 defaya varan solunum durmaları yaşadığı görülmektedir. Gece boyunca yaşanan bu oksijen yetersizliği, kişinin kalp ve damar sistemine aşırı yük binmesine sebep olmakta, bu durum hastaların yarıya yakınında kalp büyümesini ve hipertansiyonu tetiklemektedir. Hipertansiyon hastalığı bu hastalarda %50’ye varan oranlarda görülebilmektedir. Akciğer damarlarında da aşırı yüklenme yaşandığı için akciğer problemleri de bu hastaların %20’sinde görülebilmektedir.

Kalp ritmi incelenen hastalarda uyku sırasında oluşan bradikardiyi uyanıklık sırasında da taşikardi izlemektedir. Bradi-taşi-aritmi adı verilen ritim bozukluğuna bazen başka hastalıklar da eklenebilmektedir. Kalp ritmindeki bu bozulmalar bazen hastanın uykuda hayatını kaybetmesine dahi sebep olabilmektedir.

Uyku apnesi tedavisi yapılırken hastalığın sebepleri, şiddeti, belirtileri, hastanın fiziksel ve ruhsal durumu göz önüne alınmalıdır. Tedavi seçeneklerinden hiç biri uygulaması kolay yöntemler olarak görülmese de hastalar zamanlar en azından seçeneklerden birine uyum sağlamaktadır.
Uykuda solunum bozukluklarının şimdiye kadar uygulanan en etkili tedavisi hastalığın belirtilerine karşı %100 etki eden burun yolu ile devamlı pozitif basınçlı hava vermeye yarayan bir alettir. CPAP (Continious Positive Air Pressure) adı verilen bu cihaz 1990’lı yıllardan itibaren uyku apnesi tedavisinde başarıyla kullanılmaktadır. Diğer tedavi yöntemleri de bazı hastalarda başarılı olmakla birlikte, hastalığın tekrarlama riski ve komplikasyonların devam etmesi göz önüne alındığında çok tercih edilmemektedir.

Hastalar uyku merkezine gelirken otele gider gibi hazırlanır. Normal uyku saatlerinden birkaç saat önce, tuvalet malzemelerini de alarak uyku merkezine gelirler. Hastanın ortama alışması ve parametreleri kayıt altına alacak olan elektrodların yapıştırılması için bu süre gereklidir. Hastaların özellikle yalnız olması ve yakınlarının ona eşlik etmemesi istenir. Hasta böylece teknisyenle başbaşa kalıp teste hazırlanır. Daha sonra uyumak istediğinde, çok erken bir saatte olmamak üzere, yatağına yatırılır ve uyuyabileceği söylenir. Bu sürede ortama alışan hasta kolaylıkla uyur. Teknisyenler, başka bir odadan hastayı izlemeye devam ederler. Hastanın ihtiyacı olduğunda kalkması ve problemlerinin giderilmesi için hastaya yardımcı olurlar.
Gece boyunca izlendiğini bildiği için ve vücuduna takılı kablolar nedeniyle hastalar nispeten sık sık uyanabilmektedirler. Ancak en olumsuz tablolarda dahi hastanın uyku verimliliği hakkında yeterli bilgi toplanmış olur. Hastalara sabah kayıtlar izletildiğinde kendileri de nasıl bu kadar uzun süre uyuduklarına şaşırırlar.
Polisomnografinin deneyimli bir hekim tarafından değerlendirilmesi ve raporlanması yaklaşık olarak 1-2 saat sürmektedir. Daha sonrasında hekim belirtilerden emin olarak tedavi yolunu rahatlıkla çizebilir.
Sonuç olarak polisomnografi, başta çekinerek kabul edilen bir test olsa da, sonuçlarıyla hastayı şaşırtan ve hekime oldukça fazla veri sağlayan, yaptıran için basit değerlendiren için zahmetli bir testtir.

MERKEZİMİZDEN FOTOĞRAFLAR

UYKU LABORATUVARI HAKKINDA DETAYLI BİLGİ ALMAK İÇİN BİLGİLERİNİZİ BIRAKIN, BİZ SİZİ ARAYALIM !

    * Verdiğiniz kişisel veri ve iletişim bilgileriniz, Kaş Sağlık Hizmet ve Ürünleri Kimya San. Tic. Ltd. Şti (Kaş Tıp Merkezi) tarafından Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında kayıt altına alınır, işlenir ve muhafaza edilir. Detaylı bilgi için kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikamızı* ve aydınlatma metnini* okuyabilirsiniz.
    iletişim